Bir yandan 2.Dunya Savasi'nin
bittigi ama bir yandan da insanlarin gelecege karamsar baktigi, soguk
savas yillarinin henuz bitmedigi zamanlardir 50'li yillar. Avrupa
yaralarini sarip yeni bastan yapilanmaya calisirken Amerika dunyanin "super guc"u olmaya dogru yola cikiyordu.
O yillarin Hollywood
filmlerini izlemek hala cok keyiflidir. Belki de bu sebeple o
zamanlar unlu olan pek cok yildiz gunumuzde hala stil ikonu
konumundalar. Tabi ki Marilyn Monroe, Audrey Hepburn
gibi stil sahibi aktrislerden ve Elvis Presley, Dean Martin
gibi yildizlardan bahsediyorum. Fotograflardan goruldugu kadariyla
insanlar gunluk hayatlarinda da moda konusunda nispeten daha rahat
tarzlari benimsemeye baslar. Kalipli formlar ve parilti anahtar
sozcuklerdir o yillar icin.
Turk sinemasinda ise 'Kucuk
Hanimefendi' olarak anilan Belgin Doruk ve 'Tacsiz Kral'
lakapli Ayhan Isik gibi yildizlar parlamaktadir. Cocukken
yengem beni Belgin Doruk'a benzettigi icin uzun yillar boyunca
yanaklarimin onunkiler gibi sismesinden korkmustum. Ben buyuyunce pek
benzemedim ama harika bir sesi olan, yetenekli sarkici Goksel'i ona
cok benzetiyorum. 50'lerin yildizlarinda gercekten buyulu bir seyler
var. Benim amacim o yillara ait olan bay-bayan moda gostergelerinden
ve ikonlarindan bahsetmek.
Ayakkabi konusunda kadinlar
icin stilletto ayakkabilar yukselise gecer hatta tasarimcilar en ince
topugu yapmak adina yarisir. Erkek modasi ile ilgili ilginc bir
ayrinti da basketbolcular simdiki kocaman, alti sert ayakkabilar
yerine maclarda converse giymektedir. Kovboy botlari da o yillarin
modalarindandir.
Elbise ve etekler icin
puantiyeler ve pliler modadir. Etek boylari da genellikle diz
civarinda sona erer. Kumas turu olarak da saten ve ipek on plana
cikar. O donemin beli daracik, kabarik etekli elbiselerine bayilmamak
mumkun degil.
Erkek takimlari onceki
donemlerdeki sert cizgilerini daha dogal bir hale birakir ve ceket
boylari uzarken omuzlari onceki donemler de oldugu gibi kendiliginden
olan kalip yerine gercekten omuzlara oturan bir hal alir.
Sapkalar onceki
yillara gore biraz kuculmustur. Basin hafif arkasinda duracak sekilde
kullanilir. Bu yillar sac modeli olarak topuzun popularitesi
tartisilamaz.
Eldivenler de o yillarin
onemli aksesuarlarindan. Dirseklere kadar uzanan, giyilen kiyafetle
uyumlu olacak sekilde secilen ipek ya da deri eldivenler oldukca
fazla kullanilir. Donemin kosullari dusunulurse bu eldivenlerin
sadece moda amacli olmadigi, yolculuk yaparken usumeme amaci da
guduldugu goz ardi edilmemeli.
Ayrica 50'lerde kurk geri doner
fakat kullanim sekli 20'lerde ve 30'larda oldugundan daha farkli
olarak terzi elinden gecmis, dikilmis sekildedir. Tarlatanli
elbiseler, kedi gozlukler, kalin kemerler yayilir. Kiyafetlerde
kullanilan renklere cesitlilik de bu yillarda gelmeye baslar. Parlak
turuncunun, kahverenginin ve kirmizinin yillari yasanir.
Kisacasi 50'ler, 1945'te biten
2.Dunya Savasi'nin etkilerinden dolayi fakirlesen dunyanin yeniden
kendine geldigi ve modaya tekrar onem verdigi yillardir. Turkiye'de
ise onemli terzilerin ortaya ciktigi ve onlarla beraber moda
tasarimlarinin yaratilmaya basladigi ilk zamanlardir. 1950'lerdeki
moda akiminin Dior'un “New Look” koleksiyonu ile basladigi
dusunulur. Modanin baskentinin Paris oldugu ve Amerika'yi da
etkiledigi dusunulmekle beraber Hollywood film yildizlarinin
ikonlasmasi ile dunya Amerika'daki moda akimlarini da takip eder ve
uygular hale gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder