3.7.14

Sahilde Kafka Gibi



21.yuzyil edebiyatinin zirve isimlerinden Haruki Murakami’nin tum kitaplari kadar etkileyici ve hepsinden daha surukleyici olan “Umibe No Kafuka”, Sahilde Kafka’yi okur okumaz hakkinda bir seyler yazmak istedim. Yazdiklari tum dunyada buyuk bir ilgiyle karsilanan ve kitaplari bir tur bagimlilik yaratan Japon yazar yine buyulu bir dunya yaratarak, sinirsiz hayalgucu ve inanilmaz bir olay orgusu ile bizi gundelik hayatlarimizdan cikarmayi basariyor. Kisacasi hayatima giren ve hicbir zaman da cikmayacagini dusundugum bu romandan bahsetmemek benim icin imkansizdi.




Uzun yillardir kacisinin hazirliklarini yapan ve kendisine Kafka (Cek dilinde karga) ismini veren 15 yasindaki gencimiz sirt cantasina ozenle topladigi esyalarla yola cikar. Amaci babasindan, kendi payina dusen kotu kehanetten, okulundan ve yasadigi evden mumkun oldugunca uzaklasmak ve yepyeni bir hayata biraz daha sicak bir yerde baslamaktir. Yillarca epey emek vererek guclendirdigi bedeni bu kacisa oldukca hazirken babasinin ugursuz kehanetiyle yogrulan ruhu olmasi gerekenden cok daha yaslidir. “Gun gelecek kendi ellerinle babani oldurecek ve kendi annenle seviseceksin.” diyen babasindan kacmak istemekte ne kadar da haklidir Kafka.




Yolun onu nereye goturecegini bilmezken vardigi sehirde sevdigi kitaplara ilginc bir kutuphane ile kavusur ve kutuphanenin calisanlariyla da arasinda kaderini etkileyecek iliskiler kurulur. Bir yandan da gizli belge ve tarihi raporlarla ikinci ana karakterimiz Nakata’nin ilginc hikayesini yavas yavas ogreniriz. Onun kadar sevilmesi kolay, surekli ayni seyleri insanlara anlatan ve kedilerle konusabilen bir karakter tanimamissinizdir.




Nakata ile Kafka Tamura arasindaki bag ise romanin sonuna kadar bizi sasirtmayi surdurur. Bu ilginc ikilinin yani sira roman boyunca karsimiza cikan Sakura, Saeki Hanim, Osima ve Hosino’nuyu da tanir ve hepsini ayri ayri severiz. Kendi hikayeleri, sarkilari, siirleri ve mekanlari olan tum bu insanlarla roman gercekten cok daha zengin. Murakami incelikle isledigi karakterlerini cok boyutlu yarattigi icin yasadiklari ve anlattiklari bazen ucuk kacik olsa da mantik aramadan olanlari icsellestirmek zor olmaz.

Yazarin Franz Kafka’ya, Sophokles tarafindan yazilan Yunan tragedyasi Kral Oedipus’a, Binbir Gece Masallari’na, Oedipus kompleksine, Salinger’in muthis eseri Cavdar Tarlasinda Cocuklar’a ve mistik Japon hikayelerine yaptigi sayisiz gondermeler de kitabi daha kiymetli hale getirir. Bol ogrenip bol sasiracagimiz bir roman yaratmaya giden yolda Murakami yine sinirsiz bilgisini sergiler. Inanilmaz betimlemeleriyle hikayelerin icine girmekte hic zorlanmaz ve Tamura ile kutuphanede kitap okumayi, Nakata’ya yilan baligi ismarlamayi arzulariz. "The world is a metaphor."



Sahilde Kafka’daki olay orgusu sonlara dogru insani biraz yoran bir hal alsa da biraktigi acik kapilara ragmen yarattigi buyulu gerceklikle kurgunun gelip baglandigi yer iyi ki okumusum dedirtiyor. Bu yuzden de karakterler, sarkilar, mekanlar, yemekler, kitaplar, resimler ve duygular ile bambaska bir dunya yaratan yazara tesekkuru bir borc biliyorum.

Kitapta bahsi gecen sarkilarda olusturabileceginiz playlist:

Crossroads - Cream
Schubert piano sonat in d major
Heigh ho(from Snow White) - Andre Rieu
4th time around - Bob Dylan
As time goes by - Billie Holiday
The dock of the bay - Otis Redding
Corcovado - Getz/Gilberto




Sahilde Kafka

Sen dünyanın kenarında oturuyorsun
Ben artık olmayan bir kraterin içinde.
Harflerinden yoksun sözcükler
Duruyor kapının gölgesinde.

Uyuyan bir kertenkelenin üstüne parıldıyor Ay,
Küçük balıklar yağan göklerden.
Pencerenin dışında askerler var
Bıçaklarla kendilerini öldüren.

Kafka sahilde bir sandalyede oturuyor
Anlaşılan, dünyayı döndüren sarkacı düşünmekte.
Kalbin ne zaman kapalı ise
Yerinden oynamayan Sfenksin gölgesi
Düşlerini delen bir bıçağa dönüşmekte.

Boğulan kızın parmakları
Giriş taşını ve daha fazlasını arıyor.
Mavi elbisesinin ucunu kaldırıp

Sahildeki Kafka’ya bakıyor

Hiç yorum yok: