28.5.14

Tiflis, Gurcistan


Icinden su gecen tum sehirler ozeldir tezimi dogru cikarmak istercesine Turklerin Kura, Azerilerin Kur ve Gurculerin de Mkhvari dedigi nehir Tiflis’i guzellestirmek icin elinden geleni yapiyor. Eski ve yeni sehir diye ikiye ayirabildigimiz sehir sanki Avrupali olmaya cok yaklasmis da Kafkas ve Asya yanlarini da barindirmaya devam etmis gibi, zitliklari bir arada tasiyan bir kulture sahip.




Gurcu dilinde ilik, sicak anlamina gelen tbili kelimesi sehrin orijinal adi olan Tbilisi’nin kokunu olusturuyor. Gezimiz boyunca sehir adina uygun olacak sekilde oldukca sicakti. Biz haftasonunu ve bir gunluk 19 Mayis tatilini degerlendirerek Turk Hava Yollari’nin direkt ucusu ile gelip 3 gun kaldik. Bana kalirsa eger sehir merkezi disinda bir kac yeri daha gormek istiyorsaniz 4-5 gun ayirmakta fayda var. Biz sehir merkezine 2 gun, Kazbegi gezisine de 1 gun ayirarak hizli bir Tiflis turu yapmis olduk.




Havaalanindan sehir merkezine yakin olan otelimize gitmek icin taksi kullandik. Taksilerde taksimetre bulunmadigi icin mutlaka her kullanisinizda pazarlik yapmanizi oneriyorum. Odediginiz ucretin fazla mi yoksa yeterli mi olduguna emin olamayabilirsiniz ama en azindan havalimanindan sehir merkezine gitmek icin odeyeceginiz ucret 20-30 Lari arasinda sabitlenmis durumda. Para birimleri Turk Lirasi’ndan cok az daha degerli olan Lari (GEL). Havaalaninda da sehir merkezinde de exchange ofisleri bulunmakta.




Sehrin imajini oldukca degistiren kul rengi nehrin kenarinda kurulan resim, heykel, sus esyalari ve eski Sovyet urunleri satilan pazar gorulmeye deger. Rustaveli, რუსთაველის გამზირი ise en islek ve dikkate sayan caddeleri. Ozellikle cadde boyu siralanan opera, parlemento binalari ve muzeler gorulmeli. Biz tarihi kutuphanelerini de kapidaki guvenlikten rica ederek dolasmayi basardik. Havaalanindan sehre iner inmez dikkatinizi cekecegi gibi Gurculerin kendilerine ait bir alfabeleri var. Ogrendigimiz kadariyla epey revizyon geciren, son halinde besi sesli olmak uzere 33 harften olusan ve buyuk-kucuk harf ayrimi olmayan bir alfabe. Aslinda halkin buyuk bir kismi ingilizce konusunda iyi degil ama biraz ingilizce biraz vucut dili derken anlasmak mumkun oluyor. Sanirim rusca bilmek de faydali olacaktir. Gozlemledigim kadariyla Gurculer biraz Karadenizli biraz da Dogulu gibi gorunuyor ve kisilik olarak da cok esprili, sicak ama cabuk sinirlenen bir yapilari var. Tabi ki dil bilmeden yapilan 3 gunluk bir gozlem ne kadar yeterli tartisilir.




Tiflis’i gezmeye eski sehirden baslamak gerekiyor ve eski zamanlarda en buyuk pazarlarin kuruldugu Gorgasalis Meydani’na geldiginiz zaman Metekhi koprusune de varmis oluyorsunuz. Bizim otelimiz de bu bolgede bulunuyordu. Hatta odamizin balkonundan gorulen manzara Tiflis’teki en eski yerlesim yeri olarak kabul edilen Metekhi Kilisesi’ydi. Fakat otelimizin bulundugu bu bolgede gezip gormeye degecek baskaca bir alan bulunmuyor. Tekrar meydana geri dondukten sonra Narikala Kalesi ve St. George Katedrali gorulebilir. Sehir tarihi kaleleler, kiliseler ve katedraller ile dolu. Halk da gercekten dinlerine cok duskun gorunuyor cunku kiliseler her daim dolu doluydu. Hiristiyanligi ilk kabul eden ulkelerden biri olduklarini ogrenmemiz de bu yuzden bizi sasirtmiyor. Sehrin sembolu sayilan ve her yerden gorulebilen Kartlis Deda heykeli de uzaktan bile olsa gorulmeye deger guzellikte. Daha sonra oldukca da anlamli bir heykel oldugunu ogrendik. Yirmi metre yuksekligindeki, geleneksel kiyafetler icerisindeki Gurcu kadinin bir elinde sehre dost olarak gelenlere sunulmak uzere sarap, diger elinde ise dusmanlik amacli gelenlere karsi kullanilacak olan bir kilic bulunmakta.




Gurcu yemekleri ve saraplari ise bahsedildigi kadar guzeldi. Fakat yemeklerin hazirlanis suresi oldukca uzun, uyarmakta fayda goruyorum. Iyice acikmadan siparis vermek daha mantikli olabilir. Ben ozellikle corbalarini ve soslarini cok lezzetli buldum. Restoranlar disinda pastanelerde de kolayca bulunabilen unlu Khacapuri adli hamur islerini denemek sart. Bunun yani sira Gurcu mantisi olarak bildigimiz Khinkali de oldukca farkli bir lezzet. Adet belirterek siparis verilen bu manti avuc buyuklugunde ve oldukca da doyurucu. Gurcistan mutfaginin bence en guzel yani ise tum geleneksel yemeklerinin etli versiyonlarinin yani sira sebzelilerinin de yapiliyor olmasi. Domuz eti yemeyenler ya da vejeteryan olanlar icin bulunmaz bir nimet.  




Sehrin tarihi yerlerinin ve lezzetli yemeklerinin verdigi mutlulugu golgede birakan yani ise trafigi. Hem sag hem sol direksiyonlu arabalarin cok hizli bir sekilde yol aldigi, kimsenin seritlere ya da kurallara uymadigi, oldukca karmasik bir trafige sahip sehir. Metro aginin genis olmasi ise bu korkunc trafikten kurtulmak icin en iyi yol. Fakat omrumde gordugum en hizli yuruyen merdiven de bu metrolara ait. Sanirim bunda metronun normalden daha derine insaa edilmis olmasi rol oynuyor, normal hizdaki bir merdiven ile asagi inmek cok uzun surebilir.




Sehirdeki en keyifli ulasim araci ise teleferik. Benim onerim yukari cikmak icin teleferigi kullanmak ve bu sirada guzel manzaranin tadini cikarmak ama asagi inmek icin teleferik yerine kalenin cikisinda yer alan merdivenleri kullanmak olacak.


Sehir merkezinin gorulecek yerleri genel olarak boyle iken rehber ile gittigimiz bir gunluk Kazbegi gezisi de beni ulkenin dogal guzelliklerine hayran birakti. Tiflis’ten Kuzey ve Guney Kafkaslar arasindaki tek geciste bulunan sinir ilcesi olan Kazbegi’ye giden yol uzun surmesine karsi yol uzerinde karsimiza cikan tarihi yerler ve gorkemli dag, nehir manzaralariyla cok guzeldi. Bizim sanssizligimiz ise ilceye vardigimizda ortaya cikti. Ilcenin adini aldigi 5047m yuksekligindeki Kazbegi dagina cikmak, yasanan dogal afet sebebiyle yasaklanmisti. Saatlerce yol gittikten sonra daga cikamayacagimizi ogrenmek bizi hem sasirtti hem de uzdu ama oraya varana kadar gordugumuz, gezdigimiz yerler yanimiza kar olarak kaldi.




Nufusunun %80’i Gurcu olan ve yuzden fazla etnik grubu barindiran, kultur, sanat ve sosyal yasamin oldukca onemli oldugu Tiflis, ekonomik sorunlarin asildigi bir Gurcistan’da cok daha fazla parlayacaktir diye dusunuyorum. Tiyatrolari, operasi, muzeleriyle, daglari, nehirleri ve tarihi binalariyla da gorulmeye deger bir sehir. 

Hiç yorum yok: