Avrupa'nin butun unlu baskentlerinden bir seyler almis bunyesine. Devasa gokdelenleri, herkesin ozgurce dolastigi parklari, bol
isikli gozalici reklam panolari, gunler oncesinden rezervasyon
yapmadan gidilmesi mumkun olmayan mekanlari, michelin yildizli
restoranlari, girmesi zor ve pahali universiteleri, kalabalik
sokaklari, tasarim markalari, unlu sokak saticilari, en guzel
eserleri toplamis muzeleri, geleneksel pazarlari, minik evlere zor
sigan renkli hayatlari... New York, cok fazla yere benzeyip
bambaska bir yer olmayi basarabildigi icin bu kadar ozel belki de.
Brooklyn Koprusu |
Brooklyn ve Manhattan adalari arasinda bulunan, yapimi 14 yil suren,
yaya ve bisiklet trafigine de acik olan Brooklyn Koprusu
uzerinde yurumek, sehre gidenlerin yapmasi gereken en guzel
aktivitelerden biri. Yaya olarak ayak bastiginiz yer bir sure boyunca
aralikli tahtalardan olusmakta ve koprunun alt kisminda arabalar
giderken bir yandan tedirgin olup bir yandan da sehri izlemek cok
keyifli. Ozellikle sirtinizi Brooklyn'e donunce karsiniza cikan
Manhattan manzarasi buyuleyici. 100 yasini gecmis olan koprunun, o
donemin sartlarinda nasil yapildigini gosteren metal tabakalari
okumak, hemen yaninizdan gecen bisikletlere ve aniden durup fotograf
cekenlere karsi da dikkatli olmak elzem. Bizim gittigimiz donemde
koprunun bakim insaati suruyordu. Iscileri o kadar yuksekte
calisirken gormek insani gercekten korkutuyor. Meger zaten koprunun
yapimi asamasinda yasanan talihsiz kazalarin coklugu, koprunun
senelerce lanetli olarak anilmasina sebep olmus.
High Line New York |
Sehre yukaridan bakma sansina kavustugunuz her yeni yerde bu sefer
tam gordum New York'u derken bir kere daha baska bir acidan gorup
sasiriyorsunuz. Farkli acilardan New York'u gormenizi saglayacak
yerlerden biri de High Line. 1.6 km uzunlugundaki bu dogrusal
yesil alan, eskiden tren raylarinin gectigi yol kullanilarak bugunku
haline getirilmis. Yerden oldukca yukarida ve binalarin arasinda olan
bu orjinal park uzerinde ufak tefek yeme-icme yerleri, yemyesil
bitkiler, rengarenk cicekler ve tahta sezlonglar mevcut. Sansimiza
bizim gittigimiz gun hava cok gunesliydi ve tabi biz de sezlong
keyfini kacirmadik. Sehrin epey bir kismini High Line da yuruyerek
gormek ve guzel fotograflar cekmek mumkun. Kimi bolgesinde sadece
gokdelenleri kimi bolgesinde denizi gordugunuz bu parkta yurumek ayri
bir eglence, yani basinizda duran tren raylari da isin orjinalligini
vurguluyor.
Chelsea Market |
Bizim bu yaratici parka gecis yapmadan once gittigimiz yer ise tam
anlamiyla sahaneydi. Chelsea Market, adindan da belli olacagi
uzere, Chelsea bolgesinde kapali alandaki bir tur pazar. Yemek
bolumleri inanilmaz cesitli, tasarim kiyafet/taki/ayakkabi ve
yaratici sanat eserleri de bolca bulunuyor pazarda. Biz burada
kahvaltimizi yapip, sevdiklerimize hediyeler aldik. Ustelik cadilar
bayramina yakin gittigimiz icin pazar cok guzel suslenmisti ve bal
kabaklari her yerdeydi. Ama acikcasi adi pazar olunca insan satilan
urunlerin uygun fiyatli olmasini bekliyor ki bize pek oyle gelmedi.
Gotham |
Bahsetmek istedigim yerlerden biri de “New York'taki En Iyi
Amerikan Restoranlari” listesinin daimi uyesi olan Gotham Bar
and Grill. Her zaman, gittigim sehirlerde en azindan bir kere
bile olsa oraya ozgu yemekler yapan iyi bir restorana gidilmeli diye
dusunuyorum. Bu iyi restorani tespit etmek genelde zor ve gitmek
masrafli olsa bile bazen gercekten degiyor. Gotham boyle bir
restoran. Onceden rezervasyon yaptirmanin sart oldugu, genelde
insanlarin ozenli giyinerek gittigi, guzel bir caddede bulunan havali
bir mekan. Ulkemizde boyle havali gorunen yerlerin aksine Gotham'in
ici gercekten oldukca sade dosenmis ama menusu tam aksine iddiali.
Biz ogle yemegine gittigimiz icin giris, ana yemek ve tatlidan olusan
bir ogle menusu sectik. Ben 'sonbahar sebze corbasi' olarak
adlandirdiklari corbalarini ve 'izgara sigir fileto'larini denedim.
Tatli olarak da 'gotham cikolatali kek'i tercih ettim. Isimleri
geregi gayet sade duran yemekler gerek sunum sekilleri gerek farkli
aromalariyla beni benden aldi. Sanirim uzun bir sure daha onlar gibi
fileto yapmayi deneyecegim. Yalniz uyarmam gerekir ki porsiyonlari
benim icin yeterliyken pek cok insana ufak gelebilir. Restoranin
pozitif yanlarindan biri de servis tarziydi, geregince ilgili
davranan calisanlari oldukca kibar ve ozenliydi. Kendinizi iyi ve
rahat hissettiginiz, yaratici sos ve taze baharatlarla
tatlandirilmis, sunumu hos ve en onemlisi leziz yemekler icin herkese
onerebilecegim bir restoran.
Times Meydani |
Yemegimizi de yedigimize gore yine tum filmlerde gordugumuz, her daim
kalabalik ve isil isil olan Times Square'dan bahsedebilirim.
Meydana bu isim 'The New York Times' merkezini buraya
tasidiktan sonra verilmis. Reklam tabelalarinin neon isiklari
sayesinde geceleri bile aydinlik olan bir yer burasi. Digital panolar
degisip durur, saticilar ellerindeki hediyelik esyalari satmaya
calisirken etrafinizdan sel halinde renk renk, cesit cesit insanlar
gecip duruyor. O kadar kalabalik ki ortada meydan denecek bir alan
oldugunu farketmek bile zor. Gunduz gozune gorunce insan tanimakta
zorlansa ve gece oldugu kadar etkileyici bulmasa bile mutlaka bir
yilbasinda orada olup meshur isikli topun inisini seyretmek istiyor.
Ve farkediyorum ki pek cok insan icin New York imaji ne yazikki
sadece bu meydandan olusuyor. Bir de buradaki dukkanlar genelde
gereksiz yere pahali hatirlatmakta fayda olabilir.
New York Public Library |
New York'un sadece parklardan, devasa gokdelenlerden yada modern
binalardan olustugu yanilgisina dusmenizi onlemek adina mimarlik
harikasi, icleri ayri dislari ayri guzel iki binadan bahsetmeliyim.
New York Halk Kutuphanesi, 1895 yilinda kurulmus inanilmaz bir
mimari eser, ozellikle binanin icinde basinizi saga-sola cevirince
yada yukari kaldirinca muhtesem sanat eserlerine rastliyorsunuz. Ici
o kadar buyuk ve o kadar cok merdivenle dolu ki kafanizin karismamasi
imkansiz, 3. kattaki okuma salonuna mutlaka goz atmalisiniz, fotograf
cekmek de cogu alaninda serbest. En guzel kismi delicesine yuksek
olan tavani sanirim, cok ferah bir his doluyor insanin icine. Binanin
disinda da tarihi basamaklar ve unlu Bryant Park var ki fazla
soze gerek yok.
Grand Central Terminal |
Ikinci binamiz ise 100 yasini gecen Grand Central Terminal, ki
kendisi dunyanin en unlu tren istasyonlarindan biri. Tavanindaki
etkileyici gokkube cizimi bir yana insan terminalden iceri girer
girmez kendisini zamanda geriye gitmis gibi hissediyor. Kalabalik ve
buyuleyici bir istasyon.
Sex and The City |
Bu kadar guzelligin arasinda New York'ta yapilmasi gereken en guzel
seylerden biri de sokaklarinda bos bos gezmek hatta mumkunse
kaybolmak. Uzun sureli gidecek olanlar bu islemi bisiklet ile de
yapabilirler. Her bir sokagi birbirinden farkli, renkli sehir artik
eskisi gibi tehlikeli de degil. Ozellikle de hava aydinlikken
caddelerinde haritalara bakmadan yurumenin keyfi baska. Tabi 5th
ve 7th Avenue'daki magazalari da ziyaret etmek
gerekli. Victoria's Secret, Century 21, Macy's, Barney's,
Bloomingdale's, TJ Maxx gibi magazalari da gorulesi.
I love New York |
New York'u tam anlamiyla gezmek icin cok daha fazla gune ihtiyac var
aslinda. Yapacak oyle cok sey, gorecek ve gezecek oyle cok yer var
ki. Ayrilmanin gercekten zor oldugu, kendini kolayca sevdiren bir
sehir New York.
Bunun disinda onerebilecegim yerler -ozet halinde-:
Magnolia
Bakery:
Cupcake yada 'Sex and the City' dizisi sevenlerinin mutlaka duymus
oldugu unlu bir West Village pastanesi. Cupcake'leri gercekten
gorundukleri kadar lezzetli ve pudinglerini de denemek sart.
http://www.magnoliabakery.com/
Sushi
Yasuda:
Sushi sevenlere onerebilecegim, ozellikle ogle yemeklerinde uygun set
menuleri bulunan elit bir japon restorani. Hemen onunuzde japon
ustalarinin sushilerinizi hazirlayisini izlemek oldukca keyifli.
http://www.sushiyasuda.com/information.html
Essex
Market: Fiyat
bakimindan oldukca uygun olan kapali bir pazar alani. Taze sebze ve
meyvelerin envai cesidini bulmak mumkun. Her ulkeden -ozellikle
Italya- Amerika'ya goc eden insanlarin kendi lezzetlerini yasattigi
pazarda kucuk bir yunan cafesi de bulunuyor.
http://www.essexstreetmarket.com/
Caffe
Reggio:
Italyan mutfagindan leziz tatlar icin tercih edilecek bir mekan.
Ozellikle tiramisu gibi orjinali Italyan olan tatlilari, kahveleri ve
krepleri unlu. http://www.cafereggio.com/
“If I can make it there, I'll make it anywhere. It's up to you New
York, New York”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder