18.2.14

Hayal Mi Gercek Mi


"Stop dreaming, start leaving"

Sahip olunan hayati cesurca sil bastan yapma ve dunyayi dolasma durumlari bana her zaman cekici gelmistir. Her seyi birakip gideyim, her yeri goreyim, herkesi taniyayim, cok sey bileyim durtusu beni arada ziyaret eder. Bu sebeple de “The Secret Life of Walter Mitty” filmini duyar duymaz cok merak ettim ve buyuk beklentiler ile izledim.




Bazen bazi filmlerin fazla gercekci olmamasi gerekir, oylesi daha guzeldir ve asil onemli olan size hissettirdikleridir. Ben de bu dusunceyle bazi filmleri izlerken film kahramanlarinin istediklerini yapma konusunda bizden biraz daha cesur ve kararli olmalarini bekliyorum. Walter bu konuda beni yaniltmadi ama keske baska bir oyuncu oynasaydi bu rolu demeden de edemedim. Yonetmenlerin kendi filmlerinde basrol oynamayi neden tercih ediyor olabilecegini tahmin etsem de bu rolde bir baska oyuncuyu gormeyi isterdim.




Walter Mitty (Ben Stiller), kucuk yasta babasini kaybeder ve cok cabuk sorumluluk sahibi bir insana donusur. Sonrasinda kendini sik sik hayal dunyasinda kaybeden, gunluk hayatini ise kendisinden beklendigi sekilde yasayan biri haline gelir; ozveri ile yaptigi duzenli bir isi ve ailesi ile yakin iliskileri olan sorumluluk sahibi bir ogul ve kardestir. Bu olagan hayatin icinde en az kurdugu hayaller kadar guzel bir seye daha sahip olur Walter, bu da isyerinde yeni calismaya baslayan Cheryl (Kristen Wiig)'e duydugu asktir. Tam guzel ve icten Cheryl'e asla acilamayacagini dusunmeye baslamisken Walter is yerinde karsilastigi bir kac sorunla beraber bambaska bir insana donusmeye baslar.




Daha da dogrusu Walter aslinda oldugu kisiyi bulmaya baslar. Iste filmin kolay empati kurulabilen karakteri Walter'i sevmeye biz de bu noktada baslariz. Maceraya atilirken gosterdigi cekingenlik, 9-6 calistigi isinden gelen sabir, uyumlu bir insan olarak yasadigi yillarin getirdigi mutevazilik onu gozumuzde oldugundan da daha sempatik ve ozel kilar. Ustelik ben kaykay ile yok olmakta olan kasabaya gidisini ve Sean O'Connell' li (Sean Penn) dag sahnelerini cok sevdim. Benjamin Button gondermesini gereksiz bulsam da kurumsal sirket ve fotografcilik ile ilgili gondermeler oldukca yerindeydi. Filmin bir baska guclu yani da muzikleri. Ozellikle David Bowie ile Kristen Wiig'in soyledigi Space Oddity (Major Tom) ve fragmandaki muthis sarki Of Monsters and Men'den “Dirty Paws” uzun sure dinlenebilir.




Bu kadar cok mesaj vermenize gerek yoktu diye dusunup filmdeki ufak suprizi en basta tahmin etmis olsam da filmi izledigime bir an bile pisman olmadim. Guzel goruntuler izlemenizi, sorunlarinizi unutmanizi ve maceraya atilma istegiyle dolmanizi saglayan bir film. Ana fikir tum o bariz gondermelere ragmen yerine ulasirken populer kultur ogeleri ile hafif dalga gecen, mizahi yonu kuvvetli, keyifli bir film izlemis oluyorsunuz, tebessumle cikmak da garanti.


Iyi seyirler...



Hiç yorum yok: